Yönetmen : Peter Jackson
Martin Freeman, Ian McKellen, Richard Armitage, Ken Stott, Orlando Bloom
Fantastik, Uyarlama, Macera
Shire’dan yola çıkan grup bir çok güçlüğü ve düşmanı
atlattıktan sonra yeni bir zorlukla karşı karşıyadır. Erebor öncesi son zorluk
olan Büyülü Orman’ın önünde ne yapacaklarını düşünürken, Gandalf aldığı korkunç
haberlerin, daha da korkunç şeylere gebe olmaması adına kafileden ayrılır. Dol
Guldur’da bir ölüm büyücüsü peydah olmuştur ve işaretler Orta Dünya’nın kadim
düşmanının henüz yok edilemediğini göstermektedir. Gandalf bu meseleyi
halletmeye çalışırken, kafile ise yola devam eder. Orman Elflerine yakalanan
cüceler için yolculuğun en zor zamanları başlamıştır. Eski düşmanlıklar
canlanmış, cücelerin sırrı ise cüceler için büyük bir tehlike oluşturmaya
başlamıştır. Oysa göl, göl halkı, Erebor, Smaug ve arken taşı çok
yakınlarındadır. Bilbo ise grubun tek çaresidir.
– Gandalf dur! Ya bu bir tuzaksa?
+ Arkanı dön ve sakın geri gelme. Tuzak olduğundan şüphe yok.
Serinin ikinci filmi kaldığı yerden devam ederken, bir başka
Orta Dünya kahramanı ile tanışıyoruz; Beorn. Masalsı hava ve Orta Dünya
atmosferi devam ederken, asıl büyük hikayenin de ayak sesleri kendini iyiden
iyiye hissettiriyor. Ancak ne oluyorsa oluyor ortaya çok zorlama bir karakter
çıkıyor; Orman elfi Tauriel. Elfler orta dünya sevenlerinin büyük sevgisine
mazharlar, üstelik Legolas da tekrar beyazperdede beliriyor ama Tauriel’in
hikayeye biraz zorlama eklenmesi ve hatta hikayenin özünü baltalayacak bir aşk
hikayesinin kahramanı olmaya başlayacağının anlaşılması filmi biraz boğuyor.
Neyse ki cüceler kurtuluyor da Göl ahalisinden Bard’ın kayığına binebiliyorlar.
Artık yeniden daha aşina olduğumuz Orta Dünya’dayız ve karşımızda yine garip
bir halk var. Göl’den uğurlanan yolcular Erebor’a ulaşıyorlar ve Smaug’un bir
zamanların canlı ve güzel kentini nasıl bir viraneye dönüştürdüğünü
görebiliyorlar. Ardıç kuşunun zamanı geldiğinde ise Smaug ile Bilbo başbaşa
kalıyor.
Ardıçkuşu kapıyı çaldığında, gri kapının yanında durun
Durin Günü’nün son ışığı anahtar deliğinde parlayacak.
Film, ilk filme göre daha az beklentileri karşılasa da
özellikle hikayenin Yüzüklerin Efendisi’ne referans veren ve “kuşku” ile
izlenilen bölümleri filmi kurtarıyor. Bunun yanında Peter Jackson’un ustalığı ile harmanlanan aksiyon, elfler ile
orkların savaşı, komedi unsurunun yine çok yerinde kullanımı, cücelerin her
birisinin farklı özellikleri, Erebor’u görmenin ve Smaug’un dibine kadar
girmenin korkusu derken film yine akıp gidiyor ve heyecan yerini üçüncü ve
final filminin hevesine bırakıyor. Bunun yanında Tauriel’in hikayesinin
gideceği yerin korkusu da hep bir yerlerde baskılanıyor. Olmaz öyle saçma şey
diyor Orta dünya hayranları.
“O canavarı uyandırırsan hepimizi yok edersin.”
“O canavarı uyandırırsan hepimizi yok edersin.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder