Yönetmen : Richard Linklater
Ethan Hawk, Julie Delpy
Aşk, Romantik-Komedi
Hayalleri, tutkuları olan iki maceracı genç; Amerikalı Jesse
ve Fransız Celine. Bu iki genç bir tren yolculuğunda tesadüfen karşılaşırlar ve
geceyi Viyana’da gezerek, konuşarak, bir şeyler içerek geçirmeye karar
verirler. Bunun yanında güneş doğmadan
ayrılacaklarını, ayrılmaları gerektiğini de biliyorlardır.
Before Sunrise sayesinde, Jesse ve Celine ile beraber
Viyana’da geziyor, iki gencin her konudaki sohbetine konuk oluyorsunuz. Şiirden,
aşktan, Viyana’dan, hayallerden, gerçeklerden, kadınlardan, erkeklerden ve
hatta Tanrı’dan…
”Eğer bir tanrı varsa, hiçbirimizin; ne senin ne de benim içimde değil, aramızdaki bu küçücük alandadır. Eğer bu dünyada sihir diye bir şey varsa birinin bir şeyi paylaştığı anlama girişimindedir. Bunu başarmak imkansız gibi bir şey ama… Kimin umurunda ki? Cevap girişimde olmalı…”
İki genç arasında yavaş yavaş alevlenen aşka tanık oluyor
seyirci. Bu nadide ve ince bir aşk. Düşüncelerden, hayallerden, kişiliklerden
ve Viyana’dan beslenen bir aşk. Ancak
çok kısa sürede solup gitmesi muhtemel bir aşk. Sonrasında ziyade “şimdi”
önemli, Viyana’da yaşanan bu hikayede. An; yaşanacak, yaşanan, geçip giden an.
Ve Jesse ve Celine’nin
tanışma hikayesini “kusursuz bir anı” kılacak şey iki gencin şimdiye
kadar heybesindeki biriktirdikleri ve biriktirdiklerini karşı tarafa aktarma
becerileri, elbette karşı tarafı anlama becerileri ve anı yaşama istekleri. İki
gencin bu tanışma hikayesi tüm bunlarla beraber felsefeden, edebiyattan,
kaygılardan, cesaretten beslenerek “kusursuz bir an-ı” oluyor. Bu yönüyle de
Viyana’ya yakışan bir derinlikte filizleniyor.
"Birinin senden ayrılmasının en kötü yanı nedir biliyor musun? Ayrıldığın kişileri ne kadar az düşündüğünü hatırlaman ve onların seni ne kadar az düşündüklerini fark etmen. Biliyorsun, onların acı içinde olduklarını düşünmek istersin ama onlar ‘Hey, gittiğin için memnunum.’ der gibidirler."
"Ben aşkı yalnız olmayı bilmeyen iki kişi için bir tür kaçış yolu olarak görüyorum. Komik. İnsanlar hep aşkın tamamen bencillikten uzak olduğundan söz ederler. Ama düşünürsen, bundan daha bencilce bir şey olamaz"
Manipülatif, tamamen aşk duygusuna oynayan, derinliği
olmayan, yakışıklı bir erkek, güzel bir genç kız arasında fırtınalarla dolu bir
aşk hikayesi değil Jesse ile Celine’nin hikayesi. Bu yönüyle de çok özel.
Jesse rolünde Ethan Hawk, Celine rolünde Julie Delpy
hikayenin nadideliğine ve inceliğine yakışır bir performans sergiliyorlar.
Filmin senaryosuna da katkıda bulunan Richard Linklater, Viyana’nın da gücünü
kullanarak filmi tam olması gerektiği gibi yorumluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder