Yönetmen : Stanley Kubrick
Ryan O'Neal, Marissa Berenson, Patrick Magee
Macera, Tarih, Dram
“Barry geleceğini elde edebilecek kadar zeki doğan, ama bunu koruyamayacak kadar yeteneksiz biriydi"
Redmond Barry, gençlik ateşi içinde aradığı aşkına karşılık
bulamayınca, bulunduğu ortama daha fazla dayanamaz, köyünü ve büyük ailesini
terk etmeye karar karar verir. Bu esnada
İngiltere ile Fransa arasında da Yedinci Yıl Savaşları kanlı bir şekilde devam
etmektedir.
“Rahat bir koltukta şanlı savaş düşleri kurmak iyidir. Ama savaşa şahit olmak başka bir şeydir.”
Redmond Barry, bu yolculuğu esasında türlü maceralar
yaşayacak, bir çok şeye şahit olacak, bir çok kişiyi tanıyacak, acılar çekecek,
fırsatlar bulacak, bulduğu fırsatları değerlendiremeyecek, yeni fırsatlar
bulacak, bulduğu fırsatları değerlendirecektir. Yolun sonunda Redmond Bary adlı
bir köylü gençten, Barry Lyndon adlı bir asilzadeye dönüşecektir. Ama
mutsuzluğu baki kalacaktır, hayal kırıklığı da.
Barry Lyndon’da karakterlerin hiç birisi tam olarak iyi
değildir ve tam olarak kötü de değillerdir. İnsanların hepsi çıkarları için
yaşar, çıkarları için savaşır ve çıkarları için ölür.
"Onlar, iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, zengin ya da fakir mücadele ettiler. Artık hepsi eşitler"
Barry Lyndon’da edebiyat, resim, tiyatro ve müzik kusursuz
bir ustanın elinden harmanlanmış ve bir araya getirilmiştir. Barry Lyndon her
haliyle bir başyapıttır. Filmde kullanılan müzikler, müziklerin görüntü ve
hikaye ile muhteşem uyumu filmden alınan hazzın doruk noktalarındır. Her karesi
bir sanat eseridir. Kubrick’in yaratıcılığı, mükemmeliyetçiliği, detaycılığı ve
elbette muhteşem bencilliği, filmin her karesine işlenmiştir.
Kapalı ortamlarda tamamen doğal ışık kullanan, aydınlatmayı
dönemde yapıldığı gibi mumla sağlayan ve sırf bunun için oldukça özel bir lens
kullanan Kubrick sinema dünyasını kendine bir kez daha hayran bırakmıştır. Ve
neden hiç kimse ile kıyaslanamayacağını bir kez daha göstermiştir.
Bir Stanley Kubrick filminde oyunculuğun da kötü olması
mümkün değildir. Zira Kubrick’in oyuncu performanslarına düşkünlüğü ve en
iyisini bulana kadar tekrar ettirme kararlılığı her filme yansır. Elbette Barry
Lyndon’ın oyuncu kadrosunda bir Peter Sellers yoktur ama Ryan O’Neal hem
Redmond Barry hem de Barry Lyndon rolünün üstesinden gelmiştir.
Gelelim filmdeki müziklere. Georg Friedrich Handel’den
Mozart’a, Vivaldi’den Schubert’e kadar müzik dâhilerinin müthiş eserleri filmde
kullanılmış. Hepsi birbirinden muhteşem ama benim de favorim Handel’in
Sarabande’si…
William Makepeace Thackeray’ın aynı adlı eserinden sinemaya
uyarlanan filmde Stanley Kubrick bir de anlatıcı kullanır. Michael Hordern’in
sesi ve filmin edebi dili birleşir.
Yıldızları bir türlü barışmayan ve aralarında karşılıklı bir
nefretin süregeldiği pek de sır olmayan Akademi ile Stanley Kubrick’in
karşılaşmasına neden olan Barry Lyndon tam yedi dalda Oscar’a aday gösterilir.
En iyi film ve en iyi yönetmen gibi ödülleri alamayan Barry Lyndon ve Stanley
Kubrick, En iyi film müziği dahil olmak üzere 4 dalda ödüllendirilir. Esasen
alınan ya da alınmayan bu ödüllerin ne Stanley Kubrick ne de sinema seyircisi nazarında bir değeri yoktur. Çünkü Stanley
Kubrick filmlerinin dünyada bir eşi ve benzeri yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder