#777 Joker - 2019



Yönetmen : Todd Philips
Joaquin Phoenix
Uyarlama, Dram


Gotham. Arthur  Fleck adında bir genç, küçüklükten kendisine miras kalan fiziksel ve ruhsal sorunlarla baş etmeye çalışırken bir komedyen olma hayalini beslemektedir. Ancak Gotham’da her geçen gün artan yozlaşma ve kötülük Arthur Fleck’in zor hayatını daha da zorlaştırmaktadır. Yaşlı ve eski  umutlara sarılan annesi Penny Fleck’ten başkası kimsesi olmayan Arthur Fleck bir kapana sıkışmaya başladığını hisssettiğinde geçmişi ile ilgili şüpheli ve acı gerçeklerle yüzleşir. Gotham’ın o zamanlar en önemli ailesi Wayne ailesi ile de yollarının kesişmesi gerekecektir.  Üstelik hiç istemediği halde üç adamı öldürmek zorunda kalacaktır.

Arthur Fleck’in hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır

 "Hayatımın bir trajediden ibaret olduğunu zannederdim. Şimdi anladım ki bir komediymiş."

Joker’in sinema seyircisinin gündemine girmesi ve büyük bir beklenti yaratması biraz ilginç oldu. Nolan’ın “Batman” serisinde Heath Ledger tarafından canlandırılan “Joker” karakteri tüm dünyada büyük ilgi uyandırınca yapımcılar Batman kadar Joker karakteri ile de ilgilenmeye başladılar. Heath Ledger sonrası aynı evrende ancak farklı bir seride Joker’e hayat veren Jared Leto oldu ama bu deneme hem Jared Leto hem de Joker için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Komedi filmleri ile tanınan Todd Philips’in hem senarist hem de yönetmen olarak işe giriştiği Joker bu anlamda ilk duyurulduğunda büyük yankı uyandırmamıştı. Joaquin Phoenix ismi ise büyük bir farklılık yaratmadı. Ancak Todd Philips’in “Joker”i Arthur Fleck’in Joker’e evrimleşmesini anlatıyordu ve bu “bilinmeyen” hikaye seyirciyi biraz kıpırdatmaya başladı. Üstelik sonrasında beklenmeyen bir durum oldu ve Joker Venedik’te Altın Aslan ödülüne uzandı. Filmin dramatik yönünün başarısı eleştirmenlerin en beğendiği yönü olurken nerdeyse herkesin birleştiği bir konu vardı; O da Joaquin Phoenix’in kusursuz Arthur Fleck performansı.




Uzun süredir sinema salonlarına yolu düşmeyen bir sinemasever olarak “Joker” filmini sinemada izlemeye karar verdim. Uzun reklamlar, kısa fragmanlar, seyir esnasında cep telefonuyla oynayan, yanındaki ile konuşan saygısız seyirciler beni sinema salonlarından uzak tutmuştu ama Joker’e bu şansı vermek istedim.  Neyse ki yeni yasal düzenlemelerin etkisiyle reklam belasından kurtulmuştuk ancak sinema salonunda telefonu ile oynayan ve yanındaki ile konuşarak filmi izlemeye gelen seyirciye haksızlık eden “hödükler” hala yerlerinde duruyordu.  Bu olumsuz durum kimi zaman konsantrasyonumu düşürse de filme ve Arthur Fleck karakterine olabildiğine yoğunlaştım.

Söylemek isterim ki; hakikaten Joker’in dramatik yapısı çok güçlü kurgulanmış. Todd Philips’in yeniden yorumladığı Gotham şehri  ile beraber fevkalade sanat yönetimi ve Joaquin Phoenix’in kusursuz Arthur Flcek performansı da cabası. Filmin müzikleri de film ile tamamen örtüşüyor ve filmi zenginleştiriyor. Arthur Fleck’in dönüşümü aceleye getirilmeden sindire sindire işleniyor ve esas olarak “kötü” bir karakter olan Joker’in durumunu seyircinin anlaması ve hatta hoşgörü ile yaklaşması sağlanıyor. Bu esasen “ahlak” normlarına göre tehlikeli bir çaba, iyi-kötü çatışmasında kötüye mevzi kazandıran bir uğraş ve ardından alevli tartışmaları doğurabilecek yoğunlukta bir “anlamlı kılma” çabası ancak sinematik evrende harikulade bir başarı. Kötü’nün sadece kötü kaldığı ve iyi-ile kötünün arasında bir geçiş formunun bulunmadığı filmlerden farklı bir çaba. Bu sinemanın konusu mudur? Sinema bazen şok edici de olsa farklı şeyler söylemeli midir? Elbette öyledir.



Ancak bizim tanıdığımız ve hayran kaldığımız ve Batman ile mücadelesine çok iyi tanık olduğumuz Joker ile Arthur Fleck’in hikayesi arasında özellikle Wayne ilişkisi kurulduktan sonra bir zaman problemi var gibi gelmedi değil. Joker’i bağımsız olarak düşündüğümüzde bunu anlamak biraz zor olabilir ama Arthur Fleck karakteri artık kabul ettiğimiz Gotham zamanına pek uymuyor gibi. Yani ya Bruce Wayne çok küçük kalmış ya da Arthur Fleck çok büyük kalmış. Bunun yanında elbette Joker bir olay filmi değil, bir karakter filmi ve bunda da çok başarılı ancak karakter etrafında dönen yan hikayelerin ve doğal olarak ana hikayenin biraz basit kaçtığını düşünmüyor değilim. Hatta geleceğin Batman-Joker çatışmasına bir motivasyon eklemek için Wayne ilişkisinin filme biraz gadük kaldığını ve zorlama olduğunu düşünüyorum. Üstelik, Her ne kadar dramatik yönü kuvvetli, Arthur Fleck karakterine çok ustaca yoğunlaşmış bir film olsa da basit bir anlatısı var. “Göster, hissettir, yerine koy, duyguları yoğunlaştır, hak ver” şeklinde formüle edilmiş bir hikaye. Diğer tüm yönleri oldukça güçlü olsa da hikayenin bana kısır gelişi bu yüzden.

Bunun yanında henüz filmi izlememişken Joker’in “Taksi Driver” ve The King of Komedi” ve hatta “V For Vendetta” filmlerinden beslendiğini okumuştum. Elbette filmi izlerken ilk bakışta bunun keşfedebilmem mümkün olmayabilirdi ancak söylenenler kesinlikle doğruydu. Bu belki de bambaşka ve daha uzun bir yazının konusu



Film bir bulanıklık hali ile başladı, paranoyadan beslendi, paranoyayı büyüttü ve kapanışı yaparken de tekrar bulanıklaştı. Böylesine karaktere yoğunlaşan, karakterin dönüşümünü ve zihin dünyasını odak noktasına alan bir filme yakışır şekilde yaptığı kapanış tam da filmin ruhuna uygundu.

Joker, oyunculuk, filmin dramatik yapısı, sabrı, yönetmenin anlatı becerisi, görüntü yönetimi, sanat yönetimi ve müzikleri ile çok iyi bir film. Hem süper anti kahramanlara ilgi duyan hem de sinemayı zihni geliştirici bir aktivite gören sinema seyircisi için son yılların en iyi alternatifi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder