Yönetmen : Gaspar Noe
Phillippe Nahon, Blandine Lenoir
Suç, Dram
Arjantin uyruklu, tuhaf ve sıradışı Fransız Yönetmen Gaspar
Noe, “Carne” adlı kısa filmi ile biranda dikkatleri üzerine çekmişti. Sert ve
alışılmadık hikayeleri, alışılmadık bir tarzda ele alan yönetmenin bol ödüllü
kısa filmi “Carne” yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi “Seul Contre Teus”a da
ilham verdi.
Hayata çok kötü bir başlangıç yapan, bu kötü başlangıcı
istikrarlı bir şekilde devam eden “Kasap” hapishaneden çıktıktan sonra bir
yolunu bulup rahatına kavuşmak istemektedir. İstemediği bir çocuğa ve
istemediği bir kadına kısa bir süre katlanmak zorunda kalacak, beklentilerinin
karşılanmaması yüzünden çığırından çıkacak ve başıboş bir şekilde Paris’e
dönecektir. İş bulamayan, arkadaş bulamayan, kendini yalnız, çaresiz ancak
öfkeli ve haklı bulan “Kasap” giderek gerçeklikten bağını koparacak, cinayetin
ve hatta intiharın kıyısına yaklaşacaktır. İnsanlar, ırklar, aileler,
cinsellik, kadınlar, erkekler üzerine düşünceleri onu yoldan çıkarmaya
başladığında artık onun için ahlaki değerler de sıfırlanacaktır.
“Hayat koca bir boşluktur. Her zaman öyleydi ve öyle de olacak. Bensiz de devam edebilecek olan koskoca bir boşluk”
FİLMİ TERKETMENİZ İÇİN 30 SANİYENİZ VAR uyarısını yapmayı
unutmuyor Gaspar Noe.
Gaspar Noe, Carne'de olduğu gibi karamsar. Çözüm yolu yok,
bir umut ışığı da yok. Üstelik karaktere bu kez çok daha büyük bir yük
bindiriyor. Kasap’ın kızı ile olan ilişkisinin geldiği nokta, filmi
terketmemeye kararlı olan seyircileri bile ufak çaplı bir şoka uğratıyor. Giderek
kötüleşen bir karakterin beynine girmeye çalışıyor, giriyor da. Bu karakterin
beyninde yankılanan düşünceleri seyircinin de kulağında yankılanıyor. Gidip
gelen, değişen, sarsan, saran, sert, acımasız, hüzünlü ve yalnız düşüncelerle
şekillenen bir hayat ve muğlaklığa açılan bir son.
“Ölüm güzel olurdu ama herkes için yeterince kurşunum yok”
Gaspar Noe kimsenin denemediği şeyleri denemeyi, kimsenin
anlatmaya cesaret edemediği hususları anlatmaya ve kendine özgü bir sinema
yaratmaya devam ediyor. Hiç şüphesiz bu cesareti de “Seul Contre Tous”dan sonra
iyice yerine geldi. İlk kez bir Gaspar Noe filmi izleyecek seyirci hiç şüphesiz
oldukça şaşıracaktır. Filmi kapatması ya da sinema salonunu terketmesi de
olası. Bu Gaspar Noe için bir sorun da değil ama. Zaten Gaspar Noe, provoke
etmeyi seviyor. Anlaşılan aklında tek bir şey var; aklında dolanan “tehlikeli
düşünceleri” insanlara izletmek.
Hem Carne’de hem de Seul Contre Tous’da “kasap” rolünü
canlandıran Philippe Nahon, karakteri o kadar iyi yaşıyor ve yansıtıyor ki,
kabul etmek gerekirse bu filmin film olmasında Philippe Nahon’un da büyük payı
var. Kasap, bir süre sessizliğe
gömüldükten sonra Gaspar Noe’nin büyük yankı uyandıran filmi “The Irreversible”de
tekrar karşımıza çıkacaktır. Bu da Gaspar Noe’nin onu güçlü kılan Philippe
Nahon’a bir kıyağı olsa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder