#606 Gemide - 1998




Yönetmen : Serdar Akar
Erkan Can, Haldun Boysan, Naci Taşdöğen, Yıldıray Şahinler, Ella Manea
Dram, Gerilim


Serdar Akar’ın yayınlandığında çok konuşulan ve yıllar geçse bile değerinden hiçbir şey kaybetmeyen bol ödüllü filmi.

Bir gemi. 4 adam. Kaptan, Kamil, ali ve boksör. Günlerini gemide çalışarak, yemek yiyerek, içerek, kafaları dumanlayarak geçirerek tüketen adamlar. Sıkışmışlık duygusu içinde en büyük tutkuları kaptanın anlattığı erotik hikayeleri dinlemek.



“Bir memleket gibidir gemi. Her şey düzenli ve kontrol altında olmalıdır. Kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara. Ve bende bir memleketin başbakanı gibiyim mesela. Her şey benden sorulur. Denize çıktın mıydı bu küçücük gemi bir memleket oluverir. Aslında bir başbakandan daha çok görevim var. Çünkü onun bakanları var. Adamları var falanı var filanı var. Benim yok. Bu gemide güvenlikte, eğitim de, sağlık da, eğlence de benden sorulur. Kamil de başbakanın en kıyak yardımcısı. Siz de vatandaş aynı zamanda memur gibisiniz. Bu yüzden çok disiplinli, çok kıyak, çakı gibi olmalıyız. Sürekli kendimizi ve birbirimizi kollamalıyız.”


Boksör bir gün erzak almak için gemiden ayrılır. Geri döndüğünde ise geminin ortasına büyük bir sorun bırakır. Erzak almak için gittiği Laleli’de rahat durmamış, kötü adamlarla kapışmış ve ellerinden bir kadını almıştır. Boksör’e göre kadın fahişedir ama bu da oldukça tartışmalı bir konudur.

“Nabıcaz be Kamil”



Kaptan bu yeni durumdan hiç memnun değildir. Hem başlarını büyük bir belaya sokmuşlardır hem de artık gemide bir kadın vardır. Kaptan için “düzen” önemlidir, anlattığı hikayeleri can kulağıyla dinleyip “duygularını” hikayelerle tatmin eden tayfalar vardır. Bu kadın “düzen”i bozabilir, tayfa tutkularını hikayelerle değil gerçeklerle gidermeyi tercih edebilir ve hepsinden önemlisi bu durum “bir yanlışlık oldu abi” denilerek çözülecek bir noktada değildir

Gemide gerilimin dozajı artmaya başlar.



Gemide filmini çok önemli ve çok değerli kılan bir çok nokta var. O yüzdendir ki üzerinden yıllar geçse bile hayranlıkla anılacak” bir film Gemide.

Hikaye her ne kadar sıradan bir hikaye gibi gözükse de derinlikleri olan bir hikaye. Gemide bulunan adamlar ve rolleri. Birbirleriyle ilişkileri. Güven duyguları ya da çekinceleri.  Karakterler de bu hikayenin derinliğine uyumlu ve hikayenin derinleşmesine neden olan karakterler.

Bunun yanında şüphesiz ki oyunculuklar da çok değerli. Ben Erkan Can’ın canlandırdığı Kaptan kadar iyi bir kaptan görmedim mesela. Keyfini, sıkıntısını, abartısını, sinirini bu kadar iyi aktarabilen bir karakter. Türk sinema tarihinin alkışlanacak performanslarından birisi. Çok ama çok özel bir performans. Kamil rolüyle Haldun Boysan da keza öyle. Muhteşemler.  

Serdar Akar’ın cesareti ve sinematografisi de çok başarılı. Hikayenin tamamını sarmalayan “sıkışmışlık” hissini seyirciye de aktaran dekor tasarımları ve  muhteşem planlar. Sokak ağzının fütursuzca kullanımı. Gerçek karakterler.

Gemide’yi Türk Sineması’nın köşe taşı yapımlarından birisi yapan ve üzerinden yıllar geçmesine rağmen asla eskitmeyen bu becerikli işler, çok doğru bir oranda harmanlanarak ortaya “nadide” bir eser çıkarılmış. Başka bir şeye benzemeyen ve kendi ruhu olan bir film; Gemide.

“Nerde kalmıştık?”




* Gemide filminde yaşanılan olayların paralelindeki olayları anlatan bir film daha çekildi. Serdar Akar’ın da dahil olduğu proje “Laleli’de bir Azize”ydi. Kudret Sabancı’nın çektiği bu film pek çok yönden başarısız oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder