#9 The Shining - 1980



Yönetmen : Stanley Kubrick
Jack Nicholson, Shelley Duvall, Danny Lloyd
Korku, Gerilim, Gizem



Muhteşem yönetmen Kubrick’in korku, gerilim türündeki tek ve olağanüstü filmi.

Jack Nicholson’un zirvelerde dolaşan mükemmel oyunculuğu ile korku gerilim türünün en iyi filmi olarak gösterilen “The Shinning” bir Stephen King uyarlaması.

İşsiz ve dolayısıyla parasız olan yazar Jack Torrance, Colorado  Dağları’nın tepesinde bulunan ve sezon sona erdiği için kapatılacak olan Overlook Oteli’ne kış döneminde bekçilik yapmak üzere başvuru yapar. Böylece hem biraz para kazanacaktır hem de yeni kitabını yazması için uzun bir zaman bulabilecektir. Jack işe kabul edilir ama işin zorluğu konusunda tekrardan uyarılır. Uzun bir süre dış dünyadan tecrit edilmiş olacaklardır. Jack bu uyarıyı büyük bir memnuniyet ile kabul eder.

Torrance ailesinin, Rocky dağlarının eteklerindeki ıssız Overlook Oteli’ne bekçilik yapmaya gitmeleri ile başlayan film, Jack Torrance’nin yavaş yavaş (cabin fever etkisi) cinnete sürüklenmesini konu alıyor.  Hiçliğin ortasındaki bir otelin yalnız müdavimi bir ailenin hikayesini ve dönüşümünü anlatan The Shinning her sahnesinde büyük bir ürperti ve feci bir gerilim vaat ediyor. Giderek izleyiciyi soluksuz bir korkuya çivileyen film, cinnete giden yolun yapıtaşlarını da kusursuz bir biçimde ortaya koyuyor.




“Aç kapıyı tatlım. Sana bir şey yapmayacağım. Sadece beynini dağıtacağım”

Film baştan aşağı kasvetli ve korkutucu.

Hem filmin atmosferi hem de Overlook Oteli’nin seyirciye aktarımı Kubrick’in mekanlar yaratmadaki kusursuzluğunun göstergesi. Kubrick, Overlook Oteli’ne öyle bir bakıyor ki, koridorun ortasında bisiklet süren Danny’nin bu gayet normal yolculuğunu bile diken üstünde izliyorsunuz. Oteldeki bütün detaylar filmin kasvetini arttırmak üzere yaratılmış adeta.

“Bazı mekanlar insanlar gibidir. Bazıları parlar, bazıları parlamaz”

Film, Stanley Kubrick’in mükemmeliyetçiliğinin bir kanıtı

Kubrick’in oyuncular üzerindeki zorlayıcılığı ve denetimi  malum. Shelley Duwall’i hayatından bezdirdiğini, Jack Nicholson’un balta kullandığı sahnede, sahneyi onlarca kez tekrar ettirdiğini, filmin planlanan sürenin çok çok üzerinde bir sürede bitirildiğini The Shinning ile ilgili yazılan bütün yazılarda okuyabilirsiniz. Kubrick’in mükemmelliyetçi yanı kendisini fazlası ile belli ediyor.




“Kadınlar… Onlarla yaşanmaz. Onlarsız da yaşanmaz”

Jack Nicholsun Jack Torrance rolünün hakkını fazlasıyla vermiş.

Ancak burada Jack Nicholson’un da hakkını vermek lazım. Kubrick her ne kadar muhteşem bir yönetmen olsa da “The Shinning” gibi zor bir filmin tek başına üstesinden gelmesi zordu. Kanımca dünyada Jack Torrance olabilecek tek adam Jack Nicholson’du ve Kubrick onunla çalıştı. Ve elbette Jack Nicholson da rolünün hakkını fazlasıyla verdi.


Tüm dünyaca en büyük korku-gerilim yazarı olarak adlandırılan Stephen King’in kendi hikayesinden uyarlanarak çekilen The Shinning’i beğenmediği söylenir. Hatta yıllar sonra kendi danışmanlığında kendisinin istediği gibi The Shinning’i televizyon dizisi olarak da çeker. Sonuç, Stephen King için oldukça acıdır. Kubrick’in yönetmenlik dehası Stephen King’i mağlup etmiştir. Stephen King’in bir türlü sevemediği The Shinning bir çok otoriteye ve – bana göre de – sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi korku-gerilim filmi olmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder