Yönetmen : Majid Majidi
Mohsen Ramezani, Hossein Mahjoub, Salameh Feyzi
Dram, Aile
“Benim günahım nedir ki ömrümün sonuna kadar kör bir çocuğa bakmak zorunda kalayım? Elden ayaktan düştükten sonra bana kim bakacak? Senin şu Yüce Allah'ın, neden bu sefaletten kurtulmama yardım etmiyor? Niye ona minnet duymalıyım? Vermediği şeyler için mi!? Sefaletim için mi? Kör bir çocuk için mi? Ölüp giden karım için mi? Tam beş yıldır bütün bunlara sabrettim ben! Benim için bir şey yaptığını mı sanıyorsun sen? İşte ben buyum, zavallı ve sefil bir adam!”
Majid Majidi “Cennetin Çocukları”ndan sonra yine bir aile
hikayesine odaklanıyor. Bu sefer kör bir çocuğun ve çocuğun babasının hikayesi
yansıyor perdeye.
Muhammed, şehirde Körler Okulu’nda okumaktadır. Yaz tatili
gelince köye dönecektir. Muhammed ninesini göreceği için çok sevinçlidir ama babası Muhammed’i istememekte, onu büyük bir yük olarak görmektedir. Üstelik babası yeni evliliği ile ilgili
planlar yapmaktadır ve bu planlarda Muhammed yoktur. Ancak Muhammed ile köye dönmek zorunda kalır babası.
Muhammed köyde, ninesi ve kardeşleri ile birlikte çok mutludur. Ancak babasının halletmesi
gereken önemli meseleler vardır. Sonunda babası Muhammed’i başından atmak için
bir çare bulur. Kör bir marangozun yanına yetişmesi için götürür. Muhammed’in
bu ayrılığı en çok ninesini etkiler. Muhammed’in ona getirdiği hediyeyi
de kaybeder. Muhammed’in gidişi ailenin hayatında onulmaz yaralar yol açacaktır.
Majid Majidi hikayeye sağlam bir giriş ile başlıyor. Film
başlayınca seyirciyi karanlığın içine hapsediyor. Sesler, müzikler var ama
görüntü yok. Bu girişle Majid Majidi, nasıl bir film anlatacağını ortaya koyuyor
ve seyirciyi filmin baş kahramanı Muhammed’i anlamaya davet ediyor. Muhammed’in
okulun kapısında babasını beklerken ki görüntüsü ise ilk dakikalardan itibaren
seyirciyi etkilemeyi başarıyor. Muhammed’in hikayesine vakıf olduktan sonra
babanın hikayesine geçiyoruz. Öfke, hayal kırıklığı, çaresizlik, nefret ve
merhamet arasında savruluyor baba.
Cennetin Çocukları’nda yine bir aile hikayesi anlatmıştı
yönetmen. Ama bu aile hikayesinin yanında toplumsal bir film ortaya çıkarmıştı.
Üstelik anlatım dili oldukça romantik ve aydınlıktı. Bu sefer daha kişisel bir
hikayeye odaklanıyor yönetmen. Dramın dozunu oldukça yüksek tutuyor. Muhammed’in ve hikayenin karanlığı seyirciyi de etkiliyor.
Muhammed rolünde Mohsen Ramezani akıllara yer edecek bir
performans sergiliyor. Ancak, baba rolünde Hossein Mahjoub’un hakkını vermekte
fayda var. İçten içe savrulan, karar
vermekte zorlanan, kendisi ile merhameti arasına sıkışıp kalan, isyan eden,
mutlu bir gelecek arayan “kötü” baba rolünde muazzam bir performans sergiliyor.
Çok özel bir oyunculuk.
Filmde İran’ın köy kültürünü de eğiliyor yönetmen. Bir kez
daha görüyoruz ki, aynı coğrafyanın insanlarının kültürel özellikleri çok
benzer. Muhammed’in köyünün, bizim köylerimizden hiçbir farkı yok. Çok
yakınımızdan bir hikaye gibi geliyor bize. Öyle de.
“Allah'ı bulana kadar ellerimle her yere dokunacağım. Ve bulduğumda da, kalbimin bütün sırları dahil, her şeyi anlatacağım”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder