Yönetmen : Christopher Gans
Samuel Le Bihan, Marc Dacascos, Vincent Cassel, Emilie Dequenne, Monica Belluci
Gerilim, Aksiyon, Tarihi
2000-2004 yılları Ankara günlerimin en özel filmlerinden
birisidir. O yıllar aynı zamanda sinema salonlarının AVM’lere teslim edilmediği
yıllardı da. Bahçelievler On Sineması gözde sinemamdı. Her hafta bir filme
gitmeye çalışırdım. Bazı filmler okuduğum yazıların etkisiyle, bazılarına da
dost tavsiyesiyle giderdim. Bazı filmler ise sadece afişleri ile beni etkisine
alırdı. Afişe bakarsın ve ayakların seni o filme götürür. Ya çok pişman olursun
ya da çok mutlu. Le Pacte Des Loups beni çok mutlu eden filmlerdendi. İlk
mutluluğumu film önü fragmanları izlerken yaşadım. Ki o zamanlar film öncesi
onlarca dakikayı bulan reklamlar izlemezdiniz. Fragman izlerdiniz. İyice havaya
girerdiniz. Film öncesi Yüzüklerin Efendisi fragmanı ile karşılaşınca yaşadığım
mutluluğu anlatamam. Ardından film.
1764 yılı. Fransa’nın Gevaduan kasabası. Tüyleri diken diken
eden bir canavar ortaya çıkar. Çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere onlarca
kişiyi vahşice katleder. Kasabada başlayan korku bütün Fransa’ya yayılır. Yerel
kuvvetler de başarılı olamayınca Kral, bu meseleyi araştırması için özel bir
adam olan Gregorie Fronsac’ı görevlendirir. Fronsac yanında Kızılderili kökenli
arkadaşı Mani’yi de getirir.
Tüm kasabada korku ve dehşet hakimdir. Asillerin her birinin
farklı hikayeleri ve teorileri vardır.
Fronsac ve arkadaşı Mani, canavar kadar tuhaf başka tuhaflıkların da kasabada
hüküm sürdüğünü anlarlar. İşler iyice zorlaşmaya, ne olduğu tam olarak
bilinmeyen canavar ise katletmeye devam etmektedir.
Film henüz açılış sahnesinde seyirciyi etkilemeyi başarıyor.
İlk sahneden itibaren “merak” duygusu tavan yapıyor. Merak ile beraber gerilim
de yükseliyor. Oldukça sağlam bir kurguyla ilerliyor film. Araya harika kavga
sahnelerini de serpiştirmeyi ihmal etmiyor. Mani rolündeki Marc Dacascos bu
işlerin en iyi aktörlerinden birisi olduğunu kanıtlıyor. Üstelik Mani gibi
sofistike bir karakter seyirci ile hemen bütünleşebiliyor.
Film Fransız sineması için yıldızlar geçidi adeta.
Jean-Francois rolüyle Vincent Cassel, Slyvia rolüyle Monica Bellucci yıkıp
geçiyor adeta. En zayıf halka ise ne yazık ki Fronsac rolüyle Samuel Le Bihan.
Film gerçek ile fantezinin, din ile gücün, asiller ile
köylünün ilişkisine yüzeysel bir bakış atarken, esrar perdesi aralanmaya
başlar. Artık tek tehlike canavar da değildir. Fronsac ve Mani oldukça dikkatli
olmak zorundadırlar. Gerçeğin yüzü herkes için oldukça keskin olabilir.
Filmin hem senaryosu hem de kurgusu gayet yerli yerinde.
Senaryo ve kurgu “gerilim” ve “merak” duygularını sürekli besliyor. Bunun
yanında filmin “sanat yönetimi” de oldukça başarılı. Dekorlar, kostümler,
makyajlar oldukça titiz bir çalışmanın ürünü ve sizi 1700’lerin Fransasına
götürmeyi başarıyor.
Le Pacte Des Loups, bir başyapıt değil ancak sıklıkla
hatırladığım ve sevdiğim bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder