Yönetmen : Stanley Kubrick
Tom Cruise, Nicole Kidman, Sdney Pollack
Gerilim
Stanley Kubrick’in tartışılmayan filmi yok gibidir. Ancak
hiçbir filmi Eyes Wide Shut kadar tartışılmamıştır. Bir tarafta filmi
Kubrick’in en kötü filmi olarak yorumlayanlar, öbür tarafta Kubrick’e atıfta
bulunarak*, filmi Kubrick’in en iyi filmlerinden birisi olarak görenler. Filmin
yapımcıya tesliminden kısa süre sonra Stanley Kubrick’in ölmüş olması da bir
diğer büyük bir tartışma konusudur ki, özellikle filmin içeriği ve Kubrick’in
ölümü ile ilgili öne sürülen komplo teorileri günümüzde de ateşli bir şekilde
dile getirilmektedir.
Arthur Schnitzler’in, Traumnovelle **( Rüya Kitabı)’ndan
esinlenerek senaryosu yazılan Eyes Wide Shut cinsellik, aldatma, gizli
topluluklar, gizli ayinler ve şiddet üzerine, sancılı bir film.
Bill Harford eşi ve ailesi ile mutlu ve lüks bir hayat
yaşamaktadır. Katıldıkları bir yılbaşı partisinden sonra hayatları tamamen
değişecektir. Bill ve Alice birbirlerine olan sadakatlerini sorgulamaya
başlayacaktır ve aralarındaki gerilim artacaktır. Bill bir hayat kadını ile tanışacak, hiç
gitmemesi gereken özel bir partinin davetsiz misafiri olacak, bir cinayete
tanıklık edecektir.
Her bir sahnesi bir sanat eseri titizliği ve güzelliği ile
donatılmış olan Eyes Wide Shut, belirsiz sonu ile ilhanımını aldığı Rüya
Kitabı’na atıfta bulunuyor.
"Yaşadıklarımız ister rüya ister gerçek olsun şu anda yaşadığımız için şükür etmeliyiz"
O yıllarda evli olan Tom Cruise ve Nicole Kidman’ın filmde
de evli bir çifti oynaması bir yana Stanley Kubrick’in Tom Cruise’nin olduğu
sahnelerde Nicole Kidman’ı sete almaması, Nicole Kidman’ın olduğu sahnelerde de
Tom Cruise’u sete almaması film ile ilgili anlatılan hikayelerin en ilgi çekici
noktalarından biridir. Stanley Kubrick’in bu yolla gerçek hayatta da evli olan
çiftin arasında bir gerilime yol açtığı ve bu gerilimin filme de yansıdığı,
Stanley Kubrick’in de tam bunu istediği anlatılır. Filmle ilgili her detayı
büyük bir titizlikle tasarladığı, oyuncular üzerinde özel yöntemler uyguladığı,
bir sahneyi tam istediği şekle getirmek
için defalarca aynı sahneyi çektiği bilinen Stanley Kubrick’in bu tarz bir
oyuncu yönetimini denemesi elbette sürpriz sayılamaz.
Yine film ile ilgili en çok dikkat çeken ve konuşulan
noktalardan birisi de Bill’in “Fidelio” parolası ile katıldığı gizli parti ve
gizli partide yaşananlar. Çıplaklık, grup sex, toplu ayin derken Kubrick’in bir
Rönesans tablosundan fırlamışçasına yarattığı sahneler oldukça çarpıcı ve
cesurca. Anlatımını kuvvetlendirmek için, bir yönetmene çizilen bütün sınırları
aşmış Kubrick. Ve elbette müzik. O kadar etkili ki, filme kendini kaptıran
seyirci müzik, maskeler ve tablo gibi sahneler sayesinde gizli bir topluluğun,
sıradışı ayinine katılmış gibi hissediyor.
Filmin alışılmadık ve bütün soruları havada bırakan finali
de oldukça önemli. Kubrick seyirciyi ihtimaller karşısında düşünmesi ve kendine
alternatif bir son yazması için serbest mi bırakıyor ya da aslında Kubrick
yaşananların hepsinin bir rüya olduğunu mu göstermek istiyor? Sanırım filmi
birden çok defa izleyen ve her defasında yeni bir ayrıntıyı yakalayan
izleyiciler için bu cevap çok uzak değil. Üstelik Kubrick’in filmi için seçtiği
“Eyes Wide Shut” isminin ne kadar incelikli bir düşüncenin ürünü olduğu da
ortaya çıkıyor böylece. Kesinlikle öylesine verilmiş bir isim değil.
“Hiçbir düş sadece bir düş değildir.”
Kubrick’in bu filmdeki en büyük şanslarından birisi de Larry
Smith olsa gerek. Görüntü yönetmeni Larry Smith, Kubrick’in istediği görüntüleri
oluşturmada muazzam bir beceri gösteriyor.
Ekibine kattığı her üyeden ne isteyeceğini çok iyi bilen ve onlara,
onlardan ne alacağını çok iyi anlatan Kubrick’in Larry Smith tercihi elbette
bir tesadüf değil.
Eyes Wide Shut, sinema tarihinin muazzam başyapıtlarından
birisi. Üstelik her anlamda çok özel bir film. Filmin sonundaki bitiş
repliğini, Stanley Kubrick’in son filmi olması nedeniyle yaşadığım üzüntüye
bulayarak sesleniyorum;
“Fuck!”
*Rivayet odur ki Stanley Kubrick, yakın çevresine Eyes Wide
Shut için “Benim en iyi filmim” demiştir.
** Thorsten Botz-Bornstein, Filmler ve Rüyalar adlı
Kitabının 6. Bölümünde “Etno-rüya’dan Hollywood’a: Schnitzler’in
Rüya Roman’ı, Kubrick’in Gözü Tamamen Kapalı’sı ve “Yertsiz Yurtlaşma Mesele”si”
başlığında Kitap ve film ile ilgili detaylı bir çalışma yapmıştır. Sadece
giriş kısmını paylaşarak, gerisini okuma isteğini size bırakıyorum.
“Stanley Kubrick’in Gözü Tamamen Kapalı’sı (2001) Arthur
Schnitzler’in Rüya Romanı’nın (1926) bir uyarlamasıdır. Olay örgüsü bakımından
aralarında çok farklılık yoktur, ama estetik işlenişleri neredeyse tamamen
farklıdır. Romanın başlığının da açıkça ortaya koyduğu gibi, Schnitzler kendi
anlatısının düpedüz bir rüya gibi görünmesini istemiştir. Oysa Kubrick ile
senaryoyu birlikte yazdığı Frederick Raphael, bu tarz bir projeye bağlı kalmaz:
Onların filmlerinin adında “rüya”ya hiçbir gönderme yoktur; filmin adı daha
dolaylı bir şekilde, psişik bir özsorgulama halini çağrıştırır; yani, kişinin “gözleri
tamamen kapalı” olarak iç psişik hayatını dikkatlice izlemesini akla getirir.
DVD’nin kapağında Schnitzler’in Rüya Romanı’ndan esinlenerek yazıldığını
belirten kısa bir açıklama vardır ama nedense Schniztler’in romanının adı
Almanca olarak bırakılmıştır; dolayısıyla bu haliyle, Almanca bilmeyenlere,
filmin büsbütün rüyayla bağlantılı olduğuna dair hiçbir ipucu vermemektedir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder