#11 Eyes Wide Shut – 2000



Yönetmen : Stanley Kubrick
Tom Cruise, Nicole Kidman, Sdney Pollack
Gerilim


Stanley Kubrick’in tartışılmayan filmi yok gibidir. Ancak hiçbir filmi Eyes Wide Shut kadar tartışılmamıştır. Bir tarafta filmi Kubrick’in en kötü filmi olarak yorumlayanlar, öbür tarafta Kubrick’e atıfta bulunarak*, filmi Kubrick’in en iyi filmlerinden birisi olarak görenler. Filmin yapımcıya tesliminden kısa süre sonra Stanley Kubrick’in ölmüş olması da bir diğer büyük bir tartışma konusudur ki, özellikle filmin içeriği ve Kubrick’in ölümü ile ilgili öne sürülen komplo teorileri günümüzde de ateşli bir şekilde dile getirilmektedir.

Arthur Schnitzler’in, Traumnovelle **( Rüya Kitabı)’ndan esinlenerek senaryosu yazılan Eyes Wide Shut cinsellik, aldatma, gizli topluluklar, gizli ayinler ve şiddet üzerine, sancılı bir film.



Bill Harford eşi ve ailesi ile mutlu ve lüks bir hayat yaşamaktadır. Katıldıkları bir yılbaşı partisinden sonra hayatları tamamen değişecektir. Bill ve Alice birbirlerine olan sadakatlerini sorgulamaya başlayacaktır ve aralarındaki gerilim artacaktır.  Bill bir hayat kadını ile tanışacak, hiç gitmemesi gereken özel bir partinin davetsiz misafiri olacak, bir cinayete tanıklık edecektir.
Her bir sahnesi bir sanat eseri titizliği ve güzelliği ile donatılmış olan Eyes Wide Shut, belirsiz sonu ile ilhanımını aldığı Rüya Kitabı’na atıfta bulunuyor.

 "Yaşadıklarımız ister rüya ister gerçek olsun şu anda yaşadığımız için şükür etmeliyiz" 


O yıllarda evli olan Tom Cruise ve Nicole Kidman’ın filmde de evli bir çifti oynaması bir yana Stanley Kubrick’in Tom Cruise’nin olduğu sahnelerde Nicole Kidman’ı sete almaması, Nicole Kidman’ın olduğu sahnelerde de Tom Cruise’u sete almaması film ile ilgili anlatılan hikayelerin en ilgi çekici noktalarından biridir. Stanley Kubrick’in bu yolla gerçek hayatta da evli olan çiftin arasında bir gerilime yol açtığı ve bu gerilimin filme de yansıdığı, Stanley Kubrick’in de tam bunu istediği anlatılır. Filmle ilgili her detayı büyük bir titizlikle tasarladığı, oyuncular üzerinde özel yöntemler uyguladığı, bir sahneyi  tam istediği şekle getirmek için defalarca aynı sahneyi çektiği bilinen Stanley Kubrick’in bu tarz bir oyuncu yönetimini denemesi elbette sürpriz sayılamaz.

Yine film ile ilgili en çok dikkat çeken ve konuşulan noktalardan birisi de Bill’in “Fidelio” parolası ile katıldığı gizli parti ve gizli partide yaşananlar. Çıplaklık, grup sex, toplu ayin derken Kubrick’in bir Rönesans tablosundan fırlamışçasına yarattığı sahneler oldukça çarpıcı ve cesurca. Anlatımını kuvvetlendirmek için, bir yönetmene çizilen bütün sınırları aşmış Kubrick. Ve elbette müzik. O kadar etkili ki, filme kendini kaptıran seyirci müzik, maskeler ve tablo gibi sahneler sayesinde gizli bir topluluğun, sıradışı ayinine katılmış gibi hissediyor.




Filmin alışılmadık ve bütün soruları havada bırakan finali de oldukça önemli. Kubrick seyirciyi ihtimaller karşısında düşünmesi ve kendine alternatif bir son yazması için serbest mi bırakıyor ya da aslında Kubrick yaşananların hepsinin bir rüya olduğunu mu göstermek istiyor? Sanırım filmi birden çok defa izleyen ve her defasında yeni bir ayrıntıyı yakalayan izleyiciler için bu cevap çok uzak değil. Üstelik Kubrick’in filmi için seçtiği “Eyes Wide Shut” isminin ne kadar incelikli bir düşüncenin ürünü olduğu da ortaya çıkıyor böylece. Kesinlikle öylesine verilmiş bir isim değil.
“Hiçbir düş sadece bir düş değildir.”

Kubrick’in bu filmdeki en büyük şanslarından birisi de Larry Smith olsa gerek. Görüntü yönetmeni Larry Smith, Kubrick’in istediği görüntüleri oluşturmada muazzam bir beceri gösteriyor.  Ekibine kattığı her üyeden ne isteyeceğini çok iyi bilen ve onlara, onlardan ne alacağını çok iyi anlatan Kubrick’in Larry Smith tercihi elbette bir tesadüf değil.

Eyes Wide Shut, sinema tarihinin muazzam başyapıtlarından birisi. Üstelik her anlamda çok özel bir film. Filmin sonundaki bitiş repliğini, Stanley Kubrick’in son filmi olması nedeniyle yaşadığım üzüntüye bulayarak sesleniyorum;

“Fuck!”


*Rivayet odur ki Stanley Kubrick, yakın çevresine Eyes Wide Shut için “Benim en iyi filmim” demiştir.

** Thorsten Botz-Bornstein, Filmler ve Rüyalar adlı Kitabının 6. Bölümünde  “Etno-rüya’dan Hollywood’a: Schnitzler’in Rüya Roman’ı, Kubrick’in Gözü Tamamen Kapalı’sı ve “Yertsiz Yurtlaşma Mesele”si” başlığında Kitap ve film ile ilgili detaylı bir çalışma yapmıştır. Sadece giriş kısmını paylaşarak, gerisini okuma isteğini size bırakıyorum.

“Stanley Kubrick’in Gözü Tamamen Kapalı’sı (2001) Arthur Schnitzler’in Rüya Romanı’nın (1926) bir uyarlamasıdır. Olay örgüsü bakımından aralarında çok farklılık yoktur, ama estetik işlenişleri neredeyse tamamen farklıdır. Romanın başlığının da açıkça ortaya koyduğu gibi, Schnitzler kendi anlatısının düpedüz bir rüya gibi görünmesini istemiştir. Oysa Kubrick ile senaryoyu birlikte yazdığı Frederick Raphael, bu tarz bir projeye bağlı kalmaz: Onların filmlerinin adında “rüya”ya hiçbir gönderme yoktur; filmin adı daha dolaylı bir şekilde, psişik bir özsorgulama halini çağrıştırır; yani, kişinin “gözleri tamamen kapalı” olarak iç psişik hayatını dikkatlice izlemesini akla getirir. DVD’nin kapağında Schnitzler’in Rüya Romanı’ndan esinlenerek yazıldığını belirten kısa bir açıklama vardır ama nedense Schniztler’in romanının adı Almanca olarak bırakılmıştır; dolayısıyla bu haliyle, Almanca bilmeyenlere, filmin büsbütün rüyayla bağlantılı olduğuna dair hiçbir ipucu vermemektedir.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder